TAKSİM’E CAMİİ YAPILMASI NEDEN ÖNEMLİDİR?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Taksim’e bir Camii yapılmasını nasıl algılamalıyız? konusunu algımızı olumsuzluğa yönlendirecek şekilde etki altına almaya yönelik, yapılan art niyetli, Bilinçli, Maksatlı, sistematik yapılan art niyetli propagandalardan zihinleri uzak tutarak, Akli selim ile Taksim’e Cami yapılmasını konusuna bakılması gereği ve sorumluğu Türkiye vatandaşı olan herkes de olmalıdır.

Taksim’e yapılan Cami konusunda bilinçli bir şekilde İnsanlarımızı o kadar çok etki altına alabilecek yayınlar ve etkiletişim de bulunuyor ki, Aman efendim İstanbul’da onca Cami varken üstüne üstlük, bunca var olan Cami’lerin bir çoğunun içini bile insanlar dolduramazken ne gerek vardı bu Cami’ye, güzelim İstanbul beton yığınına döndürülüyor gibi birçok olumsuzlamalar süre gelmektedir, Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Taksim Cami aslında bugünün konusu değildir. Taksime bir Cami yapma ihtiyacı ve isteğinin geçmişi 150 yıla kadar uzanan bu mücadelenin, Aslında Müslüman topraklarında olması gereken, İslam inancının İslamı yaşatma ve İslam kalabilme mücadelesidir. Dolayısıyla bu düşünce malum çevrelerce geçmişten günümüze kadar engellendikçe, yaşama bir türlü geçirilmedikçe, artık zaman içinde Taksim’e Cami yapmak İslam olma ve İslam kalma mücadelesinin vazgeçilmez yapılması öncelikli ilk hedefi haline kendiliğinden gelmiştir.

Bildiğiniz üzere adının Taksim ve Beyoğlu’nun olduğu alan Osmanlı İmparatorluğu zamanında gayrimüslimlerin çoğunlukta yaşadığı isminin de Pera diye geçtiği bir yerdi. Çoğunluk gayrimüslim olanca kendi kültürlerinin bir yansıması olan İçki ve her türlü dünyevi, zevki sefanın da rahatlıkla yapıldığı yerdi. Osmanlı yönetimi de gayrimüslim olan bu bölgeye kendilerince yaşamalarına karışmaz, istedikleri şekilde yaşamalarına işin doğrusu müsaade ederdi.

Osmanlı İmparatorluğu çöküş devrine girmesi ile birlikte, Buralar da adeta üstlenen gayrimüslimler otoritenin zayıfladığını anlamalarıyla adeta bu bölgeyi kurtarılmış bölge durumuna dönüştürdüler.

Bir anda bu bölge Osmanlı Devletinin otorite boşluğunda bunu fırsat bilen yabancı misyonların, casusların ve Müslüman karşıtı türlü oluşumların merkezi haline getirildi.
Ayrıca bütün bunlar yetmiyormuş gibi birde 18. yüzyılda Osmanlı-Rus savaşından sonra buraya Ruslar’ın dayatması ile yaptırılan Ortodoks Kilisesi İstanbul da yaşayan Müslümanların ister istemez büyük tepkisini çekmiştir. Çünkü bölgede 10 adet kilise, 14 adet Sinagog olmak üzere toplam 24 adet kilise ve sinagog varken Rusların baskıyla kendi kiliselerini inşa etmeleri, işin boyutunu Müslüman topraklarında gayrimüslimlerin bir bağımsızlık meselesi haline dönüştürmüştür. Üstelik bu bölgede bulunan tüm bu kilise ve sinagoglara alternatif olarak sadece Müslümanlara 1 küçük cami(Ağa Camii) bulunması Müslüman topraklarında yaşayan Müslümanların çok ağrına gitmekteydi. Müslüman halkın bu durumdan rahatsızlığının saraya kadar yansıması üzerine Rahmetli Sultan Abdülhamid Han tarafından daha o dönemde bölgeye büyük bir cuma camisi yaptırılması ön görülmüştür. Bu durumdan haberdar olan emperyalist batı ülkeleri zayıf durumda yakaladıkları Osmanlı Devletini tehdit ederek bu projenin hayata geçmesini önlemişlerdir. Sonrası da dahil olmak üzere bu bölgeyi el birliğiyle sahiplenmişlerdir.

Uzunca bir aranın ardından Taksime Cami yapma konusu ikinci kez 1952 yılında Rahmetli Adnan Menderes tarafından dile getirilmişse de yine Emperyalist batılıların zayıf ekonomisi olan Türkiye’ye tehditleriyle, Türkiye geri adım atma durumda kalmış projeyi yine rafa kaldırmıştır.

Sonuç itibari ile zaman içinde Beyoğlu’ndaki gayrimüslimlerin, levantenlerin (Levantenler genellikle, deniz ticareti yapan Akdeniz ülkelerinden, başta Fransızlar ve İtalyanlar olmak üzere Venedik, Genova, Ragusa, ticaret ile uğraşan diğer ülke ve şehirlerden Amsterdam ya da Haçlı devletlerinden gelip, çoğunlukla İzmir, İstanbul ve Mersin’e yerleşmişlerdir.) azınlıkların 1960 yılından itibaren bölgeden göç etmeleri sonucu bu boşalan yerlere Müslüman vatandaşlar yerleşmişlerdir. Bu yerleşimden dolayı cami ihtiyacı ortaya çıkmasına rağmen uzun yıllar malum emperyalist çevrelerin etkisi ile cami yapımına izin verilmemiştir. Çünkü onlar bu toprakları kendilerinin gibi görmeye devam etmek istemektedirler.

Aradan yine camisiz yıllar geçmiş iktidar değişmiş, Rahmetli Süleyman Demirel Rahmetli Erbakan ve Rahmetli Türkeş in desteği ile(1979) ve Rahmetli Turgut Özal da (1988) Hükümet kurup iktidara gelmişler, Bu iktidarlar da her ne kadar Taksim’e cami yapılması önerisine sıcak bakmışsalar da kendi dönemlerinde emperyalist batılıların baskısı ve tehditleriyle ve içimizdeki İslam düşmanlarının, sabetayistlerin, dönmelerin dolaylı baskı uygulatmaları ile Türkiye’ye geri adım attırmışlardır.

Sonrasında İstanbul’a Recep Tayyip Erdoğan’ın Belediye Başkanı seçilmesi ve Rahmetli Erbakan’ın Başbakanlığı döneminde de Taksime Cami yapımı gündeme gelmesine rağmen 28 Şubat darbesi nedeniyle cami yapılamamıştır.

Bu olaylar zincirinin devamında 2013 senesinde Taksim Cami’sinin yapımını yeniden gündemine alan Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına bu kez de yapılan provokasyon ile bölgede adeta isyan fitili ateşlenen Gezi ayaklanması ile engel olunmaya çalışılmıştır.

Tüm tehditlere rağmen içeriden ve dışarıdan saldırılara rağmen Cumhurbaşkanımızın talimatıyla 2017 yılında Taksim Caminin temeli atılmıştır. Her ne kadar Gezi kalkışması örgütlenmesi, DHKP-C, Almanya, ABD, Mason örgütleri ve kimi muhalefet partileri, Bazı iş dünyası Taksim’e camiye izin vermeyecekleri yönünde açıklama yapmışlarsa da Taksim Cami tüm engellemelere rağmen yapılmıştır..

Taksim Cami aradan geçen 150 yılın ardından geçtiğimiz Cuma günü tamamlanarak ibadete bizzat Cumhurbaşkanımız Sn Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla Cuma namazı kılınarak Cumhurbaşkanımız tarafından açılmıştır.

Şimdi yazımızın baş giriş kısmında ki kurduğumuz cümleye geri dönecek olursak;
Taksime bir Cami yapılmasını nasıl algılamalıyız? sorusuna cevap olarak, Şu şekilde algılamalıyız diye düşünmeliyiz, Taksim Cami sadece bir ibadet amaçlı yapılan bir yer değildir. Nedir? peki derseniz, Taksim Cami aynı zamanda 150 yıldır Cami yaptırılmasına izin verilmeyen bir anlayışla birlikte, gayrimüslimlere adeta aitmiş gibi hissiyatta olan anlayışında tamamen değiştirilerek, Gayrimüslim Pera bölgesine yaptırılan Taksim Cami ile Müslümanlar tarafından adeta yarım kalmış fethin, tekrar yapılan bu Cami ile İstanbul fethinin tamamlandığı anlamına gelmesidir.

Çünkü İslam dinin de ezan okunmayan bir yer İslam toprağı olarak kabul görmez. Zaten hak ile Batılın da tüm mücadelesi bundan dolayıdır. Mesele Taksim Cami’nin yapılıp yapılmaması meselesi değildir, Bu İslam ile İslam olmayanların güç gösterisidir. Bu Müslüman bir ülkenin bir bütün olarak İslam kalma mücadelesidir.

Sultan Mehmet Fatih zamanında bir ihsan olarak Cenevizlilere ve Yahudilere tahsis edilen bu bölge tıpkı kapitülasyonlar gibi uzun yıllar Osmanlının başına, ”derler ya hani iyilikten maraz doğar” misali adeta bela olmuştur.

Taksim Caminin ibadete açılması demek, Fatih Sultan Mehmet Han zamanın da gayrimüslimlere verilen ihsanın, Gayrimüslimlerin yapmış oldukları ihanetleri sebebiyle levantenlerden geri alınması ve İstanbul’un madden ve manen fethinin tamamlandığı anlamına gelmektedir. Bu aynı yakın tarih de yapılan İstiklal savaşı sonrasında kapitülasyonların kaldırılması gibidir.

Taksim Cami tıpkı Ayasofya gibi İstanbul’un fethinin sembolüdür. Taksime Cami yapılması çok önem arz etmektedir. Bu topraklarda kimin egemen olduğunun göstergesidir.

Çünkü bu Cami Osmanlı Devletinin, Sultan Rahmetli Abdülhamid Hanın, Rahmetli Adnan Menderes’in, Rahmetli Süleyman Demirel’in, Rahmetli Turgut Özal’ın, Rahmetli Necmettin Erbakan’ın, Rahmetli Alpaslan Türkeş’in Müslüman Türk nesline miras bıraktığı ahdidir.

Hatırlarsanız Gezi organizasyonunda ki kişilerin Taksim Cami protestolarında kullanılan sloganları ve “İşgal 1453’te başladı” pankartları taşıması işte bu nedenledir. Türkiye düşmanları ne dediğini çok iyi biliyorlar.
Taksim Caminin ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlar. Sorun bizim, gençlerimizin, yeni nesillerin kısacası Müslümanların yeterince bilgi sahibi olmamasından kaynaklanıyor. Taksim Cami davasını idrak edemeyenlere, bunun sadece bir Cami yapılıp yapılmaması gibi algılayanlara bıkıp usanmadan bu işin arkasında ki gerçek oyunu aktarabilmek her Müslüman Türk’ün önceliği olmalıdır .
Bu sadece bir Cami yapılması meselesi değil, tamamen Müslüman Türklerin Egemenlik hakkı meselesidir.
Taksim’e Cami yapan bu yolda emeği geçen herkese minnettarız. Allah emeği geçenlerden razı olsun …

TAKSİM’E CAMİİ YAPILMASI NEDEN ÖNEMLİDİR?

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. 21 Aralık 2021, 19:41

    taksime camiyi inat için yapmadılar mı?

    Cevapla
  2. Normalde avm olacaktı orada değilmi tepkilerden sonra cami yapmaya karar verdiler

    Cevapla
  3. 👏👏👏 kıskananlar çatlasın

    Cevapla
Giriş Yap

Bir Gazete - Bir Gazete, Son Dakika ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!