Hindistan-Pakistan arasındaki gerilim zaman zaman savaşa kadar varıyor. Bu çatışmada neden Pakistan’ın tarafında yer alıyorsunuz?
- Çünkü Pakistan, özellikle Keşmir meselesinde tarihi ve hukuki olarak haklı bir duruş sergiliyor. Keşmir halkının kendi kaderini tayin hakkı var ve bu, Birleşmiş Milletler kararlarıyla da tanınmış bir hak. Pakistan, bu konuda uluslararası hukuka uygun bir duruş sergiliyor; Hindistan ise askeri ve siyasi baskı yöntemleriyle bu hakkı engelliyor.
Peki sizce bu çatışmanın temel nedeni nedir?
- Temel neden, 1947’den bu yana çözülememiş olan Keşmir sorunu. Hindistan, Keşmir’i anayasal olarak kendine bağladığını iddia ediyor, fakat bu durum halkın iradesini yansıtmıyor. Pakistan ise Keşmir halkının iradesine saygı duyulması gerektiğini savunuyor. Ben de bu yüzden Pakistan’ın duruşunu daha adil buluyorum.

Savaş çözüm olabilir mi?
- Hayır, savaş asla çözüm değildir. Ama adaletsizlik sürdükçe barış da mümkün değil. Pakistan, birçok kez diplomatik çözüm çağrısı yaptı. Fakat Hindistan’ın katı tutumu diyalog yollarını tıkıyor. Adil bir çözüm için uluslararası toplumun daha aktif olması gerek.
Bu çatışmada sivillerin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- En çok zararı her zaman siviller görüyor. Keşmir halkı onlarca yıldır baskı altında yaşıyor. Gözaltılar, iletişim kısıtlamaları ve ifade özgürlüğü ihlalleri yaşanıyor. Pakistan en azından bu insanlara uluslararası platformlarda ses olmaya çalışıyor.
Son olarak, bu konuda dünya kamuoyuna bir mesajınız var mı?
- Adaletin olmadığı yerde kalıcı barış olmaz. Dünya kamuoyu, Hindistan’ın Keşmir’deki uygulamalarını sorgulamalı ve Keşmir halkının özgür iradesine saygı gösterilmeli. Pakistan bu konuda yalnız bırakılmamalı.










