Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı, Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, Necmettin Erbakan Üniversitesinde (NEÜ) gerçekleştirilen “Deniz Hukuku ve Mavi Vatan” konulu konferansta öğrencilerle buluştu.
NEÜ Hukuk ve Adalet Topluluğu tarafından Ahmet Keleşoğlu Yerleşkesi, Nezahat Keleşoğlu Konferans Salonu’nda düzenlenen programda ilk olarak NEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Zekeriya Mızırak kürsüye geldi.
Prof. Dr. Mızırak, “Mavi Vatan” kavramının bir duruş ve varoluş kavramı olduğunun altını çizerek, “Bu kavramı ortaya atan ve savunanlara şükranlarımı sunuyorum. “Mavi Vatan, Türkiye’nin bir deniz ülkesi olduğunun da bir işareti aslında. Denizler sadece turistik amaçla kullanılan yerler değil, bir ulaşım, ekonomik kalkınma ve savunma arenası aynı zamanda Mavi Vatan ile beraber Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki karbon ve doğalgaz yataklarının da önemli bir parçasına sahibiz. Bugün dünyadaki en önemli konulardan bir tanesinin ‘enerji güvenliği’ olduğunu düşündüğümüz zaman, Mavi Vatan ile beraber Türkiye’nin geleceğinin ne kadar açık olduğunu ve geleceğe ne kadar güvenle bakabileceğimizi görebiliriz” dedi.
NEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Zekeriya Mızırak’ın açılış konuşmasının ardından konferansa geçildi.
Barbaros Hayrettin Paşa’nın ifade ettiği, ‘Denizlere hakim olan, cihana hakim olur’ deniz stratejisinin, ondan yüzyıllar sonra gelen stratejistler tarafından kopyalandığını aktaran Doç. Dr. Cihat Yaycı, “Bu ifadenin benzerini, Barbaros Hayrettin Paşa’dan yaklaşık 300 yıl sonra gelen Mahan kullanmıştır. Bu düşünceyi savunan herkes, deniz stratejisini Barbaros Hayrettin Paşa’dan öğrenmiştir. Bunu ‘Bizim Türk milleti denizci değildi, denizcileşmesi lazım’ diyenlere bir cevap olsun diye söylüyorum. Türk milleti, kökünden itibaren denizciydi. Bizim kökümüz bu topraklarda 7 bin yıl öncesine gider. Biz Malazgirt Savaşı ile Anadolu’ya ilk defa girmedik. Anadolu’ya son kez ve tüm Anadolu’yu yurt yapacak şekilde girdik” şeklinde konuştu.
Gayri askeri statüde olmak kaydıyla Yunanistan’a devredilen 23 adayla ilgili konuşan Doç. Dr. Yaycı, şunları söyledi: “23 tane ada Yunanistan’a 1923 Lozan Antlaşması ve 1947 Paris Barış Antlaşması ile gayri askeri statüde olmak kaydıyla verilmiştir. Gayri askeri statüde Yunanistan ancak polis ve jandarma bulundurabilir, asayişi temin için. Onlar da bir tabanca, bir kılıç ve bir tüfek bulundurabilirler ellerinde, 100 kişiyi aşarsa da bir makineli tüfek olabilir. Yunanistan buralara hava alanları, tanklar, tüfekler her şeyi koydu. Dolayısıyla egemenlik devir şartı ortadan kalkmıştır. Bu adaların egemenlikleri tartışmalı hale gelmiştir” diye konuştu.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de, Libya ile yapılan anlaşmanın benzerini Mısır, Filistin, İsrail, Lübnan ve Suriye ile de yapması gerektiğini savunan Doç. Dr. Cihat Yaycı, “Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin önerdiğinden daha fazlasını, yani Mısır’ın 21 bin, İsrail’in 5 binden fazla, Lübnan’ın bin 620, Suriye’nin bin 100 kilometrekare daha fazla denizalanı kazanacaklarını ortaya koyarak Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan etmeliyiz” ifadelerini kullandı.
Konferans, NEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Zekeriya Mızırak’ın Doç. Dr. Cihat Yaycı’ya hediye takdimi ile sona erdi.